|
Bir
de tabii bilmezlikten kaynaklanan, ya da araştırma yapma üsengeçliginin
doğurduğu sonuçlar var. Türkçe konuşan ortalama kişinin
bu nedenlerle yaptığı yanlışlar üzücü ise, radyoda
bu yanlışların olması ihmalkarlığa, görevini iyi
yapmamaya kadar dayanıyor. Radyoda çalisan tüm kişiler arkadaşlarım
ve ßunu önceden söylemek isterim ki, Türkiyede şu anda yapılan
yayınları görüp dinleyince Avustralyadaki radyocuları eleştirmek
haksızlık gibi görünüyor. TRTde bile Türkçe öylesi özentili,
öylesine yavşak hale getirilmiş ki, buradaki ar-kadaşlarımıza
teşekkür etmemiz gerek belki de. Türkçede dudak sesi olan seslerin tümü geriye, gırtlağa
itilmiş, kibar ve ince konuşacağım kaygısıyla kalın
sesliler bile inceltilmiş, güzelim Türkçe eşcinsel ya da arabesk
şarkıcılarımızın dejenere ettiğine benzer,
efemine ya da tecvid benzeri bir soytarı dile dönüşmüş. Yok,
yok, buradakilere gerçekten teşekkür etmemiz gerek.
Ama daha iyisini istemek te Türkçeye saygısı olan, daha da
önemlisi dile saygısı olan herkesin hakkı.
Halk
oylaması öncesinde radyodan bol bol consitutional monarchy karşilığı
olarak anayasal monarşi terimini işittik.
Kardeşim, Türkçeyi bilmeseniz de hiç lisede tarih de mi okumadınız?
Bunun Türkçesi meşrutiyet. Sonra kraliyet ailesi... Hanedan sözcüğü
ne güne duruyor? Bir de şöyle
bir karışıklık var: Bugün
resmi adıyla UK-United Kingdom diye bir ülke var, yani Birleşik Krallık. Kaçımız biliyoruz bu ülkenin hangi ülke olduğunu?
Yüzyıllardır İngiltere diye bildiğimiz ülke bu.
Belki İngiltere demek yanlış, çünkü Birleşik Krallık,
Büyük Britanya ve Kuzey İrlandadan oluşan bir ülke.
Büyük Britanya da İngiltere, Galler ve İskoçyayı içeriyor.
Peki Britanya neresi? Britanya (Bretagne)
-ayıptır söylemesi- Fransanın bir Kuzey Batı vilayeti.
Ayırt edebilmek için Fransanın kuzeyindeki bu adalara
Great Britain ya da British Isles deniyor. Şimdi, Birleşik
Krallığa İngiltere demeyeceğiz diye Britanya demek daha büyük
bir yanlış olmuyor mu?
Gelelim
Olimpiyatlara. Dilbilim içinde
etimoloji denen bir bölüm var. Bu
bölüm sözcüklerin kökenlerini, nerden çiktiklarini araştırır.
Olimpiyat sözcüğünün kökeninde etimolojik olarak Olympus sözcüğü
var. Olympus antik Yunanda tanrıların
oturup keyif çattigina inanılan bir dağ. Olimpiyatlar da bu tanrıların
onuruna yapılan Şenlikler olduğu için Olympic Games adını
almış. Türkçeye
Olimpiyat olarak geçen sözcük de Olympiad.
Olympiad da Olympic Games ile eş anlamlı.
Bir dilden bir başka dile çeviri yapmak, her sözcüğün teker
teker karşilığını bulmak değildir. Arkadaşlarımız
Olympic Gamesi, sağolsunlar, Olimpiyat Oyunları diye çevirmisler.
Bu da Olympus Oyunları Oyunları oluyor.
Olimpiyatlar demek varken...
Hepimizin
başina gelmiştir. Türkçenin nasıl okunduğunu bilmeyen
Avustralyalının adımızı yanlış-yunluş
söylemesi. Baştan inatla düzeltmeye çalismisizdir, sonra da adımızı
onların söylediği gibi anlasınlar diye- yanlış söylemeye.
Bazılarımız da adımızı ingilizceleştirmişizdir.
Arada
bir SBS Televizyonu haber okuyucularından bir telefon gelir, Türkiyedeki
falanca yerin adı nasıl okunur diye. Haberlerde Kırklareli geçiyor,
haber okuyucusu bunu yanlış söylememek için üsenmiyor, bana telefon
edip soruyor. Şimdi bizim, Türkçe
yayınlarda Türkçe olmayan adları hala yanlış söylememiz
nasıl mazur görülür? Hele hele adı her gün gazetelerde, radyolarda,
televizyonda geçen Avust-ralyalıların adlarını... Cheryl
Kernot Avustralyada çok iyi tanınan bir politikacı. Adının
okunuşu da şöyle: Íeryl Körno, kernot diye, yazıldığı
gibi okunmuyor. Hiç mi Avustralya haberi dinlemiyor arkadaşlarımız?
Avustralyanın eski ünlü şarkıcılarından Johnnie
OKe-efe var. Sondaki e
sessiz, yani okunmuyor. Hiç değilse
SBSteki işçilerden birine sorsanız, nasıl okunur diye.
SBSteki
dil grupları birbirlerinden alçak bölmelerle ayrılmış, aynı
ofis alanı içinde. Yıllardır
arada güzel dostluklar kurulmuş. Sydneyde Türkçe bölümünün çevresinde
Almanca, Fransızca, Makedonca, Arapça, Portekizce dil grupları var,
diğerleri de kahve almaya gidilirken önünden geçilen bölümler. Sormak
ayıp değil.
İtalyadaki Bologna yazıldığı gibi değil,
Bolonya gibi okunuyor, İtalyanca bölümüne soruverseniz...
Şimdi,
biliyorum bir çoğunuz
radyoyla ilgili, yayınların içeriğiyle ilgili o kadar sorun
varken sen tutmuş nelerle uğraşiyorsun diyecek.
Ama dil, düşüncelerin, anlatımı için bir araçsa, işe
buradan başlamak gerek.
Çarpik bir dille, yanlış bir dille, doğru düşünce
olmaz. Dil de,
kaynaklandığı kültürü, tarihi bilmeden etkili biçimde kullanılamaz.
SBSteki Türkçe bir filmin alt yazılarını hatırlıyorum.
Film 6-7 Eylül olaylarından sonra Türkiyeden kaçan bir Rum aileyi
anlatıyor. İçeriğini
anlamak için 6-7 Eylül olaylarını anlamak çok önemliydi. Alt yazıyı
yapan kardeşimiz, bu olayları bilmediğinden bunu kısaca
revolution yani ihtilal, devrim olarak çevirmis, böylelikle de tüm film güme
gitmiş tabii. Ah
bir de herşeyi bilemeyebileceğimizi kabullenip sormasını ögrenebilsek
Gündoğdu
Gencer
|
|